ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Adana'nın Karataş ilçesinde meydana gelen sel felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı konuşması
05.06.2008
2.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut'un, Adana'nın Karataş ilçesinde meydana gelen sel felaketine ve sonrasında yaşanan sıkıntılara ilişkin gündem dışı konuşması

YILMAZ TANKUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adana'mızın Karataş ilçesinde yaşanan bir felaketi ve sonrasında yaşanan sıkıntıları ifade etmeye çalışmak için gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adana'mızın sahil kenti olan Karataş'ta 10 Mayısta ani gelen çok şiddetli bir yağmur ve onun akabinde, kendisini, maalesef, büyük bir felaketin içerisinde ve ortasında bulmuştur. Sadece iki saat süren yağışla pek çok ev ve iş yeri sel altında kalmış ve 36 bin dönüm ekili alan ise çok büyük ziyanlar görmüştür.

Adana Valimiz Sayın İlhan Atış, ilk gün olaya müdahil olarak vatandaşlara yardımcı olmaya çalışmış ve bu ilk müdahale, kurtarma çalışmaları, felaketin daha da büyümesini önlemiştir. Kendilerine buradan teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bizler de Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yaşanan felaketten hemen sonra acılı Karataş halkını ziyaret ettik. İl ve ilçe teşkilatlarımızın değerli başkan ve yöneticileriyle birlikte konut sakinlerini ve esnafı tek tek gezerek sorunlarını ve sıkıntılarını dinledik. Köylere gidip ekili alanlardaki felaketin izlerini bizzat yerinde gördük. Maalesef unutulmaya yüz tutan Karataş'ta meydana gelen bu felaketin basın ve kamuoyuna yansımasından çok daha büyük olduğunu burada huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Aradan bir aya yakın bir zaman geçmesine rağmen ne yazık ki evler hâlen kullanılamaz bir hâldedir ve beyaz eşyasından mobilyasına, yatak yorganından diğer temel kullanım malzemelerine kadar hemen her eşya yok olmuş ve yerine konulamamıştır. Bu konuda afete maruz kalan vatandaşlarımız devletimizden kendilerine uzatılacak yardım elini büyük bir sabırsızlık ve ümit içerisinde beklemektedirler.

Öbür yandan zaten bütün ülke genelindeki esnaf ve çiftçilerimizin büyük sıkıntılarla karşı karşıya bulunmalarının yanı sıra Karataş'ta yaşayan esnaf ve çiftçilerimiz ise bu vahim felaket karşısında eğer kendilerine bir yardım eli uzatılmaz ise tamamen yok olacaklardır. Yani yaşanan bu felaket sonrası Karataş esnafımız büyük bir mağduriyet içerisindedir. Çiftçisinin ise ağzını bıçak açmamaktadır.

Ülkemizin hemen her yerinde olduğu gibi işsizliğin, açlığın pençesinde kıvranan Karataş halkının büyük bir bölümü yaşanan bu afetle daha da perişan bir hâle gelmiştir. Özellikle bütün umudunu tarlasındaki karpuzuna, pamuğuna, buğdayına, sebzesine ve ektiği diğer ürünlere bağlayan üretici, bugün çok acınası bir hâlde bulunmaktadır. Ekili alanlardaki ziyan en az yüzde 50'den başlamakta ve resmî, valilik açıklamasına göre yüzde 90'ları bulmaktadır. Ancak bizim tespitlerimize göre yüzde 100 ziyan görmüş ekili alanlar da küçümsenemeyecek kadar fazladır. Ne yazık ki felakete maruz kalan ve şu an hasat dönemi olan karpuz tarlalarında hasat edilecek bir tek karpuz kalmamıştır. Bunun yanında ziyan görmemiş tarlalardan ise hasat edilen karpuzlar maalesef İran'dan ithal edildiği iddia edilen karpuz karşısında para etmemekte ve karpuz üreticisi bir kez daha ithalata kurban edilmektedir. Bankalara, eşine dostuna ve tefeciye borçlanarak ektiği, ekebildiği ürünün bir anda yok olması karşısında bölge çiftçilerimiz büyük bir yıkıntı içerisine girmişlerdir.

Sayın milletvekilleri, bugün soframızda rahatça bulup yediğimiz her gıdanın üreticisi olan Türk çiftçisi Hükûmetten şikâyetçidir. Son yıllarda tarıma yönelik siyasetin dışladığı bu insanlarımız haklı olarak AKP İktidarına isyan etmektedirler.

Teşvik sisteminin büyüklere göre hazırlandığını, kendi bahçesini ya da kiraladığı tarlayı işleyerek hiç kimseye muhtaç olmadan, devlete yük olmadan yaşama mücadelesi veren küçük çiftçilerin ise desteklerden, kredilerden yararlandırılmadığını haykırmaktadırlar. Yine,Tarım Sigortaları Kanunu'yla birlikte, kendilerinin özel sigorta şirketlerinin vicdanlarına terk edildiğinden yakınmakta ve bu kanun kapsamındaki primleri ödeyebilmelerinin ise mümkün olmadığını belirtmektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu feryatlar, bu figanlar ülkenin en bereketli topraklarından yükselmektedir. Özelde felaketin izlerini, acısını hâlen üzerinden atamayan Karataşlı vatandaşlarımız, genelde ise bütün Türk çiftçisi artık yok oluşlarının feryatlarının duyulmasını beklemektedirler.

Evet değerli arkadaşlar, eğer, haklı olarak yükselen bu şikâyetler, feryatlar duyulmaz ve gerçekten önlemler alınarak çiftçilerimiz samimi bir şekilde desteklenmezse meydana gelecek sonuçların acısını hep birlikte yaşarız.

Dün, tarımsal üretimde kendi kendine yeten sayılı ülkelerden birisi olan ülkemiz, bu anlayışla hemen hemen bütün temel gıda çeşitlerinde tamamen dışa bağımlı bir hâle gelebilme tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu düşünce ise asla bir vehim ve paranoya değildir.

Avrupa Birliğinin talep ve talimatlarının bir gereği olarak, Hükûmetin, tarımdaki nüfusu, altyapısını hazırlamadan, sosyoekonomik sıkıntılarını hesaplamadan, âdeta yok ederek, yüzde 5'lere çekme gayretinin sonucunda tarımsal nüfusumuz ne yazık ki imha edilerek azaltılmaktadır.

Dünyadaki gıda üretiminin stratejik bir önem kazandığı bu süreçte AKP İktidarının Türk tarımında izlediği bu politika bindiğimiz dalı kesmekten başka hiçbir şey değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, altı yıldır tek başına Türk milletinin mevcudiyetine hükmeden AKP İktidarına defalarca buradan, bu kürsüden yaptığımız gibi yeniden bir hatırlatmada bulunmak istiyorum: Özelde acılı Karataş halkı devletinden yardım beklemektedir. Karataş çiftçisi Tarım Bakanlığından ve İktidarın diğer yetkililerinden acilen şefkat ve destek beklemektedirler. Genelde ise bütün üreticilerimiz, Hükûmetin, Anadolu'ya, Çukurova'ya Brüksel gözlüğüyle bakmaktan vazgeçerek millî bir gözlükle bakmasını, Anadolu gözüyle, Çukurova gözüyle bakmasını talep etmektedirler diyor, Hükûmetin ve Meclisimizin Karataş'ta yaşanan bu felaket karşısında duyarsız kalmayıp, yaralarını saracağını ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

,